Eski Sevgiliye Doğum Günü Mektupu,Eski Sevgiliye Mektup Gönder, Eski Sevgiliye Uzun Anlamlı Romantik Mektup Örnekleri

Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözleri degil,yüregimdi seni gören.
Sen damarlarimdaki kana karisip,geldin oturdun yüregime.Bir baska yerde
olamazdin zaten.Sen benim en degerli yerimde,yüregimde olmaliydin,orada
kalmaliydin.
Çok aska ev sahipligi yapan bu yürek,ilk kez bukadar kolay kabullendi
seni.Herhangi bir konuk degildin artik.Buyüzden ne agilama fasli vardi nede
ugurlama.O yüregin gerçek sahibiydin.Simdi sonbahar kisa giriyoruz ya…
Ben dört mevsim bahari yasadim seninle Çiçek çiçek açtin yüregimde.
Gökkusagi zayif kaldi senin renklerin karsisinda.Taze bir yaprak gibi
yesildin.Açelyaydin pembeliginle.Üzerine çig taneleri düsmüs sari
güldün.Kirmiziydin bir ates gibi.Ve maviydin… En çok bu renkle anmayi
sevdim seni.Denize tutkundum,denizi sensiz,seni denizsiz düsünemedim. Seni
severken dünyayi da sevdim ben,insanlari da…Kendime bile dar gelirken,
içinde herkeze olan bir hayatin sahibiydim artik.
En kizgin, en tahammülsüz oldugum anlarda bile seni düsünmek yetti
bana,içimdeki sevinç yüzüme yansidi,güldüm. Beni *****sine güldüren senin
sevgindi ve ben kaygisiz,içten gülüsün ne demek oldugunu, nasil güzel bir
sey oldugunu anladim seninle. Her seye ragmen sevdim seni.Güçlüydüm ve asamayacagim hiç bir zorluk yoktu. Koca bir kente,koca bir ülkeye kafa tutabilirdim.Sen elimden
tuttugunda,patlamaya hazir volkan gibi hissederdim kendimi.Menzil sendin ve
ben o menzile ulasmak için önüme çikan herseyi yok edebilirdim.Sana ulasmami
engelleyecek herseyi eritirdim,kül ederdim.Sana ulastigimdaysa sakin bir
göle dönüsürdüm.Ve o göle birtek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandimda… Her halin çekti beni.Durusunu,uyumani,gülmeni,kizmani, saskinligini,safligini,kurnazligini,çocuklugunu, olgunlugunu sevdim.Sesini de sevdim suskunlugunuda.Küçük oyunlarini,kaprislerinisitemlerini,korkularini sevdim.Seni ve o doyumsuz sevdani, uçari sevdani anlatacak kelime bulamadim çogu zaman.Sigmadin cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadi. Seni severken yorulmadim.Çünkü sen yasam kaynagiydin.Hergün yenilendim.Seninle çogaldim,büyüdüm.Eksik kalan neyim varsa tamamladin.Ölmeyecektim çünkü sen ölümsüzlügün ta kendisiydin. Sevdim iste ötesi yok…
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin? Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga, Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya. Dalga seven, kıyı sevilendir. Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga Ve döner hep geriye Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca İşte, ben de seni ***** severim bitanem. Bitanem, Bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini? Bilirler görünmeyeceklerini… Sevilmeyeceklerini… Koklanmayacaklarını… Okşanmayacaklarını… Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle. Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını İşte, ben de seni ***** beklerim bitanem Bitanem, Ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin? Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için Öyle zorludur ki ayrılmaları Verir meyvesini ağaç Meyve tohum olur, tohum kök olur Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden İşte ben de ***** bitanem;
“Uzak…
her şey çok uzaktı bugün. Sen gittin ya sevgilim, bu kalabalık şehir bile bomboş göründü bugün gözüme. Sabah gözümü açtığımda yatağında hissedemedim seni; Mışıl mışıl uyuduğunu, Söylenerek, mızmızlık yaparak uyanışını hayal edemedim. Oysa ki o kadar çok istedim ki seni uyandırmayı bu sabah… Saate baktım, Ben daha burada gözümü açmaya zorlanırken orada hava bile aydınlanmamıştır diye düşündüm. Sonra zorladım kendimi, hayal ettim seni… Küçücük hayalimde nefesini duydum önce. başımı döndürüp baktım yüzüne, Loş bir ışık vuruyordu yüzüne. O kadar derin uyuyordun ki, öpsem de hissetmeyecektin sanki. Bir öpücük kondurdum yanağının kenarına. Boynumda dolaştın sanki bir an, Her zaman uyanmaya yakın yaptığın gibi derin bir nefes aldın ve daha çok sarıldın bana. Doğruyu söylemek gerekirse tüm gün seni hayal ettim ben. Gözlerin geldi gözlerimin önüne; bakışlarımla sevdim. Daha dün sabah binlercesini verdiğin öpücüklerini, öpücüklerimi hatırladım. Isındı içim... Sen uzaktayken sevgilim, hep seni düşündüm ben. Bir an olsun uzaktan baktım sanki hayatlarımıza; geçtiğimiz, eğlendiğimiz, dolaştığımız yerlere baktım… Seni yanımda hayal ettim, uzakta olduğunu hatırlayıp garip hissettim. Eksiktim sanki sensiz., Yarımdı sanki hayat… Öyle garip hissettim ki, sen olmasan ben de olmazmışım sanki. Sanki yarım kalırmış hep bir şeyler… Kahkahalarım bu kadar içten olmazmış sanki… Ben bugün her gülüşümde seni andım, Her sevincimi uzaktan da olsa seninle paylaştım. İçimden o kadar çok teşekkür ettim ki hayata… Seni bana verdiği için, Bizi karşılaştırdığı için… Ama sanki günler olmuş sen gideli, Sanki daha bir günde yoruldum yalnızlıktan, Uzaklardan... Hadi geçsin şu üç beş gün, gel kollarıma yine.. Kollarında uyanmadığımda dahi sıcağını yakınımda hissedebileyim.. Aynı şehirde soluk alıyoruz diye düşüneyim… Ben buralardayım, Şehrin sokaklarında dolanıyorum, Yaptıklarımızı, paylaştıklarımızı hatırlıyorum… Sandığımdan o kadar fazlaymışsın ki bende. O kadar canım, içim, parçam olmuşsun ki… Susuyorum,.. Kendi kendime gülüyorum, gökyüzüne bakıyorum, seni çağırıyorum… Geçsin şu günler; ben burada seni bekliyorum… Özleyerek, hem de çok…
Aşkın Tekil Hali
Bir günü bin gün olarak yaşıyorum seninle, bir mutluluğu bin mutluluk. Uykuya dalmadan senli anlara yolculuk yapıyor, rüyada sana koşuyor, güne seninle başlıyorum. Sonsuzluk, senli geçen günleri tekrarda saklı. Gözümden uzaktasın uzakta olmasına ya gidebildiğin en uzak yer kirpiklerim, haberin yok. Bazı bazı, çok fazla özlendiğinden ıslanıyorsun orada. Yastığıma bırakıyorum özlemekten artanları. Kokunu tenime kattım, üstümde taşıyorum. Tadını canıma kattım, canımda taşıyorum. Yokluğun kol geziyor. Bu evdeki her şey sensiz; Benden başka. Taşıp duruyorsun içimden. Adın dilime dolanmış, olmadık zamanlarda sana sesleniyorum. Gülümsemenin ardını ince bir hüzün alıyor. Geceleri kendime sarılıyor, kendi ellerimi tutuyorum. Yastığı bile çıkardım aramızdan. Sırf seni istiyorum, tek seni, sek... Alkole eşlik eden meze, ertesi günün sabahında masada durur hani. Üstü kurumuş, tadı kaçmıştır. Sen benim tadı hiç kaçmayan mezemsin. Dünyanın dönüşüyle sarhoş oluyorsam ve ayık gezemiyorsam da sokaklarda, seninle tatlanıyorum. Hayat, seninle birlikteyken çekilir olmaktan çıkıp sevilir hale geliyor. Seni sevmelerim dünyayı sarhoş ediyor da güneş tutuluyor, sevgimin büyüklüğünden gözleri kamaşmasın diye diğerlerinin. Avuç içlerime dokunan dudakların, gözlerimi kovalayan gözlerin, ellerin ve seni bana getiren ayakların başta olmak üzere her bir zerrene minnettarım. Sen varken hiçbir şey olmaz bana. Olursa da aşktan... Senin canın sağ olsun yeter. Dilimde tek, içimde bin bir hecesin. Aşkla...
Aşkın Buğulu Nefesinden
Sen gitme bir yere, hep kal benimle. Enseme düşen soluğun içimi titretsin. Sensiz uykularda üşüsün omuzlarım. Onları son kez örtmeye kalkışma sakın, arsız bir veled gibi açarım. Gidişine seğirip duran sağ gözümle sana bakarım. Yetmez gibi kapıyı pencereyi açık bırakırım mevsime aldırmadan. Tutulsun omuzlarım, ağrısın boynum, bak gittin ya, geçmiyor sızısı diye surat yaparım. Yapmamam gerekenleri yaparım, sırf hep benimle kal, hep benim kal diye. Senin sözlerinle karşında duruyorum zaman zaman. Öyle içime işlemişler ki, öyle hissettirmiş, benleştirmişsin ki, içim senle ben dolmuş; taşıyorum can, “biz” taşıyor avuçlarımdan, taşkınlıklarım ondan. O ıssız vadiyi yaran azgın nehrin ortasında bir an seni göremeyince tepinmelerim ondan, çırpınışlarım, yakarışlarım… Kalbini bana emanet et demiştim vakt-i zamanında, bende kalsın, sen ona iyi bakamıyorsun ki demiştin. şimdi inancın bende, gözüm gibi bakıyorum ona, sana inanışlarım hayata inanışa dönüyor. Aşamayacağımız bir sorun göremiyorum ortada. Gözlerim, asık suratıma eşlik ederek güldüyse; duvarları, insanları, yolları unutup bir seni gördüyse bu da olur diyorum. Yaparız derken, seni biliyorum, beni biliyorum. ikimiz çok güzel bir “biz” yapar, oturur hayran hayran seyrederiz sonra diyorum. Başını tutamayacak kadar bitkinsen kasisli yollarda çenenin altından başını destekleyen el olurum, diyorum. Omuzumu kırar koyarım başının altına, bileğimi büker tutarım elinden. Saçlarına öpücükler kondururum yerli yersiz. Gururun, önünde diz çöktüğüm… Aşkın, büyüklüğüyle gözlerimi kamaştıran… Saygın, karşında boynumu bükmeme sebep olan. Sıcaklığın, dokunuşlarında beni alev aldıran. Öfken, susuşlarıma dolan gözlerle eşlik ettiren. Sitemin, boğazımda düğüm olup yutkunamadığım. canın, cânım. Gözlerin, gözlerim. Nefesin, nefesim. Gülüşün, gülüşüm. Defalarca uyuyup uyandığım uykularım seninle dolu. Rüyalarım kabuslardan uzaklaşmaya başladı seninle birlikte. Yanı başında uyurken dahi rüyama geleceğin günler ve gecelerin özleminde.. Seni seviyorum.
Sevdim ve hayrandimda… Her halin çekti beni.Durusunu,uyumani,gülmeni,kizmani, saskinligini,safligini,kurnazligini,çocuklugunu, olgunlugunu sevdim.Sesini de sevdim suskunlugunuda.Küçük oyunlarini,kaprislerinisitemlerini,korkularini sevdim.Seni ve o doyumsuz sevdani, uçari sevdani anlatacak kelime bulamadim çogu zaman.Sigmadin cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadi. Seni severken yorulmadim.Çünkü sen yasam kaynagiydin.Hergün yenilendim.Seninle çogaldim,büyüdüm.Eksik kalan neyim varsa tamamladin.Ölmeyecektim çünkü sen ölümsüzlügün ta kendisiydin. Sevdim iste ötesi yok…
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin? Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga, Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya. Dalga seven, kıyı sevilendir. Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga Ve döner hep geriye Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca İşte, ben de seni ***** severim bitanem. Bitanem, Bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini? Bilirler görünmeyeceklerini… Sevilmeyeceklerini… Koklanmayacaklarını… Okşanmayacaklarını… Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle. Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını İşte, ben de seni ***** beklerim bitanem Bitanem, Ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin? Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için Öyle zorludur ki ayrılmaları Verir meyvesini ağaç Meyve tohum olur, tohum kök olur Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden İşte ben de ***** bitanem;
“Uzak…
her şey çok uzaktı bugün. Sen gittin ya sevgilim, bu kalabalık şehir bile bomboş göründü bugün gözüme. Sabah gözümü açtığımda yatağında hissedemedim seni; Mışıl mışıl uyuduğunu, Söylenerek, mızmızlık yaparak uyanışını hayal edemedim. Oysa ki o kadar çok istedim ki seni uyandırmayı bu sabah… Saate baktım, Ben daha burada gözümü açmaya zorlanırken orada hava bile aydınlanmamıştır diye düşündüm. Sonra zorladım kendimi, hayal ettim seni… Küçücük hayalimde nefesini duydum önce. başımı döndürüp baktım yüzüne, Loş bir ışık vuruyordu yüzüne. O kadar derin uyuyordun ki, öpsem de hissetmeyecektin sanki. Bir öpücük kondurdum yanağının kenarına. Boynumda dolaştın sanki bir an, Her zaman uyanmaya yakın yaptığın gibi derin bir nefes aldın ve daha çok sarıldın bana. Doğruyu söylemek gerekirse tüm gün seni hayal ettim ben. Gözlerin geldi gözlerimin önüne; bakışlarımla sevdim. Daha dün sabah binlercesini verdiğin öpücüklerini, öpücüklerimi hatırladım. Isındı içim... Sen uzaktayken sevgilim, hep seni düşündüm ben. Bir an olsun uzaktan baktım sanki hayatlarımıza; geçtiğimiz, eğlendiğimiz, dolaştığımız yerlere baktım… Seni yanımda hayal ettim, uzakta olduğunu hatırlayıp garip hissettim. Eksiktim sanki sensiz., Yarımdı sanki hayat… Öyle garip hissettim ki, sen olmasan ben de olmazmışım sanki. Sanki yarım kalırmış hep bir şeyler… Kahkahalarım bu kadar içten olmazmış sanki… Ben bugün her gülüşümde seni andım, Her sevincimi uzaktan da olsa seninle paylaştım. İçimden o kadar çok teşekkür ettim ki hayata… Seni bana verdiği için, Bizi karşılaştırdığı için… Ama sanki günler olmuş sen gideli, Sanki daha bir günde yoruldum yalnızlıktan, Uzaklardan... Hadi geçsin şu üç beş gün, gel kollarıma yine.. Kollarında uyanmadığımda dahi sıcağını yakınımda hissedebileyim.. Aynı şehirde soluk alıyoruz diye düşüneyim… Ben buralardayım, Şehrin sokaklarında dolanıyorum, Yaptıklarımızı, paylaştıklarımızı hatırlıyorum… Sandığımdan o kadar fazlaymışsın ki bende. O kadar canım, içim, parçam olmuşsun ki… Susuyorum,.. Kendi kendime gülüyorum, gökyüzüne bakıyorum, seni çağırıyorum… Geçsin şu günler; ben burada seni bekliyorum… Özleyerek, hem de çok…
Aşkın Tekil Hali
Bir günü bin gün olarak yaşıyorum seninle, bir mutluluğu bin mutluluk. Uykuya dalmadan senli anlara yolculuk yapıyor, rüyada sana koşuyor, güne seninle başlıyorum. Sonsuzluk, senli geçen günleri tekrarda saklı. Gözümden uzaktasın uzakta olmasına ya gidebildiğin en uzak yer kirpiklerim, haberin yok. Bazı bazı, çok fazla özlendiğinden ıslanıyorsun orada. Yastığıma bırakıyorum özlemekten artanları. Kokunu tenime kattım, üstümde taşıyorum. Tadını canıma kattım, canımda taşıyorum. Yokluğun kol geziyor. Bu evdeki her şey sensiz; Benden başka. Taşıp duruyorsun içimden. Adın dilime dolanmış, olmadık zamanlarda sana sesleniyorum. Gülümsemenin ardını ince bir hüzün alıyor. Geceleri kendime sarılıyor, kendi ellerimi tutuyorum. Yastığı bile çıkardım aramızdan. Sırf seni istiyorum, tek seni, sek... Alkole eşlik eden meze, ertesi günün sabahında masada durur hani. Üstü kurumuş, tadı kaçmıştır. Sen benim tadı hiç kaçmayan mezemsin. Dünyanın dönüşüyle sarhoş oluyorsam ve ayık gezemiyorsam da sokaklarda, seninle tatlanıyorum. Hayat, seninle birlikteyken çekilir olmaktan çıkıp sevilir hale geliyor. Seni sevmelerim dünyayı sarhoş ediyor da güneş tutuluyor, sevgimin büyüklüğünden gözleri kamaşmasın diye diğerlerinin. Avuç içlerime dokunan dudakların, gözlerimi kovalayan gözlerin, ellerin ve seni bana getiren ayakların başta olmak üzere her bir zerrene minnettarım. Sen varken hiçbir şey olmaz bana. Olursa da aşktan... Senin canın sağ olsun yeter. Dilimde tek, içimde bin bir hecesin. Aşkla...
Aşkın Buğulu Nefesinden
Sen gitme bir yere, hep kal benimle. Enseme düşen soluğun içimi titretsin. Sensiz uykularda üşüsün omuzlarım. Onları son kez örtmeye kalkışma sakın, arsız bir veled gibi açarım. Gidişine seğirip duran sağ gözümle sana bakarım. Yetmez gibi kapıyı pencereyi açık bırakırım mevsime aldırmadan. Tutulsun omuzlarım, ağrısın boynum, bak gittin ya, geçmiyor sızısı diye surat yaparım. Yapmamam gerekenleri yaparım, sırf hep benimle kal, hep benim kal diye. Senin sözlerinle karşında duruyorum zaman zaman. Öyle içime işlemişler ki, öyle hissettirmiş, benleştirmişsin ki, içim senle ben dolmuş; taşıyorum can, “biz” taşıyor avuçlarımdan, taşkınlıklarım ondan. O ıssız vadiyi yaran azgın nehrin ortasında bir an seni göremeyince tepinmelerim ondan, çırpınışlarım, yakarışlarım… Kalbini bana emanet et demiştim vakt-i zamanında, bende kalsın, sen ona iyi bakamıyorsun ki demiştin. şimdi inancın bende, gözüm gibi bakıyorum ona, sana inanışlarım hayata inanışa dönüyor. Aşamayacağımız bir sorun göremiyorum ortada. Gözlerim, asık suratıma eşlik ederek güldüyse; duvarları, insanları, yolları unutup bir seni gördüyse bu da olur diyorum. Yaparız derken, seni biliyorum, beni biliyorum. ikimiz çok güzel bir “biz” yapar, oturur hayran hayran seyrederiz sonra diyorum. Başını tutamayacak kadar bitkinsen kasisli yollarda çenenin altından başını destekleyen el olurum, diyorum. Omuzumu kırar koyarım başının altına, bileğimi büker tutarım elinden. Saçlarına öpücükler kondururum yerli yersiz. Gururun, önünde diz çöktüğüm… Aşkın, büyüklüğüyle gözlerimi kamaştıran… Saygın, karşında boynumu bükmeme sebep olan. Sıcaklığın, dokunuşlarında beni alev aldıran. Öfken, susuşlarıma dolan gözlerle eşlik ettiren. Sitemin, boğazımda düğüm olup yutkunamadığım. canın, cânım. Gözlerin, gözlerim. Nefesin, nefesim. Gülüşün, gülüşüm. Defalarca uyuyup uyandığım uykularım seninle dolu. Rüyalarım kabuslardan uzaklaşmaya başladı seninle birlikte. Yanı başında uyurken dahi rüyama geleceğin günler ve gecelerin özleminde.. Seni seviyorum.